Author Message
sdemir

Administrators
tr
Online status

162 posts
http://suleymandemir.pau.edu.tr

#forums.php?m=posts&id=5   2008-09-05 06:48          
Beslenme ile ilgili katkılarınızı burada paylaşabilirsiniz.
Prof. Dr. Süleyman Demir
sdemir

Administrators
tr
Online status

162 posts
http://suleymandemir.pau.edu.tr

#forums.php?m=posts&id=6   2008-09-05 07:15          
Sağlıklı Beslenme


Sağlıklı beslenme yeterli ve dengeli beslenmedir.Vücudumuzu oluşturan hücrelerin düzenli ve dengeli çalışması için besin öğelerinden yani yağlar, karbonhidratlar, proteinler, vitaminler ve minerallerden yeterli miktarda almalıyız. Vücudumuzun tüm besin maddelerine ihtiyacı vardır. Tek taraflı beslenmek yani sadece protein veya karbonhidratla beslenmek yanlıştır. Dengeli beslenerek vitaminler, mineraller ve lifler gibi önemli besin maddelerinden de almış oluruz.



Beslenme piramidi en altta yer alan ve sıklıkla tüketilmesi gereken karbonhidratlarla başlar ve daha az tüketilmesi gereken gıdalara doğru gider. Bu besin grupları karbonhidratlar, mineraller, proteinler, yağ ve şekerdir.

* Günde 3 öğün yemek yiyin ve aralarda acıkırsanız, taze meyve gibi sağlıklı atıştırmalar yapın! Öğün atlamamaya çalışın. Aşırı diyet yapmak veya öğün atlamak, kilo vermenin uygun bir yolu değildir.

* Bol meyve ve sebze tüketin. Günde toplam en az 5 porsiyon tüketin. Bir porsiyon, 2-3 kaşık sebze, bir adet meyve (örneğin bir muz) veya 2-3 adet küçük boy meyve (örneğin erik), 1 küçük kâse meyve salatası veya bir bardak taze sıkılmış meyve suyuna denktir. Bunlar, size fazla kalori yükü yapmadan tok tutacak besinlerdir.

* Her öğünde nişastalı besinler yiyin. Lif açısından zengin olan tam buğday ekmeği, kabuğu soyulmamış patates, tam buğday, pirinç ve makarnaları tercih edin.

* Doymamış yağ oranı yüksek yağları kullanmaya özen gösterin. Yemek pişirirken, katı yağlar yerine ayçiçeği yağı, mısırözü veya zeytinyağı gibi bitkisel yağları tercih edin. Bu yağları ayrıca salatalarınıza sos olarak da kullanabilirsiniz.

* Doymuş yağ (tere yağ, kuyruk yağı) oranı yüksek besinleri daha az tüketin.Yeterli miktarda doymamış yağ (ay çiçek, mısırözü, soya, fındık, zeytin yağı) almaya dikkat edin. Yarım yağlı süt, yağsız yoğurt tüketin. Yağlı kırmızı et yerine yağsız et, kuru baklagiller (nohut, mercimek, fasulye gibi) balık ve tavuk tercih edin. Az yağlı Süt ve süt ürünleri de (yoğurt, peynir vb.) tüketilmelidir. Yemeklerinizi haşlama, fırında pişirme veya ızgarada pişirme yöntemleriyle pişirirseniz yemeğe eklenecek yağı da azaltmış olursunuz.

* Yağsız veya yarım yağlı süt, az yağlı yoğurt ve az yağlı peynir gibi, düşük yağ içeren günlük ürünleri tercih edin.

* Düzenli olarak balık yemeye çalışın. Haftada en az bir kez yağlı balık (örneğin somon, sardalye ya da ton balığı konservesi şeklinde de olabilir) tüketmeye özen gösterin.

* Bol bol sıvı alın, özellikle de su için. Kalori almadan midenize doluluk hissi verir! Günlük hedefiniz 6-8 bardak olsun.

* Alkollü içecekler çok kalorilidir ve şişmanlatıcı yiyeceklere olan iştahınızı arttırır. Ayrıca, çok içtiğiniz zaman artık ne yediğinizi düşünemeyecek hale gelebilirsiniz!
Prof. Dr. Süleyman Demir
sdemir

Administrators
tr
Online status

162 posts
http://suleymandemir.pau.edu.tr

#forums.php?m=posts&id=10   2008-09-18 11:36          
Fact or Fiction: Antioxidant Supplements Will Help You Live Longer
Does the scientific research back the marketing claims?
By Jonathan Scheff


If antioxidant supplement labels are to be believed, you should stop reading this article and gobble down some pills: Spurred by the rising sales of antioxidant supplements, Pom Wonderful, makers of pomegranate juice, now makes an antioxidant supplement that they claim has "extraordinary health benefits."

This proclamation is echoed by numerous health supplement ads in health food stores and on the Internet. For instance, Source Naturals Resveratrol advises on the General Nutrition Centers Web site that taking antioxidants "…may help prevent free-radical damage throughout the body and provide protective support to the cardiovascular system.*" Problem solved. Except a bit of a buzz-kill is delivered by the asterisked footnote: "These statements have not been evaluated by the Food and Drug Administration. This product is not intended to diagnose, treat, cure or prevent any disease."

So, do the purported health benefits of antioxidants actually exist?

Here's the theory: Just as the name suggests, antioxidants slow down oxidation, a process that is part of normal bodily functions but can also damage cells. Oxidation can even increase the stickiness of cholesterol, upping the risk that it will block circulation and cause heart attacks or strokes.

So it at least theoretically makes sense that antioxidants such as vitamin C, vitamin E and other antioxidant compounds found in carrots and other vegetables, are good for you. Ditto antioxidants found in pomegranates, red wine and licorice root. And early studies in the 1990s showed that people who ate more antioxidants had a lower risk of heart disease and stroke.

But those findings didn't hold up for antioxidant supplements. In later studies, such supplements did not affect risk of—and in some studies actually increased—heart attacks and strokes.

Nancy Cook, an epidemiologist at Brigham and Women's Hospital in Boston and a co-author of one of these studies, suggests two possible explanations for these results: It could be that studies of supplements are using the wrong doses and combinations of antioxidants. Or, people who eat lots of antioxidants—in foods, not supplements—are already doing the kinds of things that lower heart disease risk, namely exercise and, well, eating plenty of fruits and vegetables.

Biochemist Michael Aviram of the Rambam Medical Center in Haifa, Israel, suggests another alternative. His research focuses on pomegranates. In a recent study, he found that mice bred to have blockages in their arteries and developed fewer blockages in their arteries after they were fed parts of pomegranates. Because such blockages can cause heart attacks and strokes, he says his studies suggest antioxidants work against such events. And although earlier studies found that vitamin E—another antioxidant—didn't clear such blockages, he found that the kinds of antioxidants in pomegranates do. His theory: there are many sources of oxidative stress—viruses, toxins, physical strain—and each antioxidant might be effective against a particular type of stress, but not the others.
In other words, it depends whether the antioxidants you're taking are fighting against the good, normal oxidation in your body or the bad oxidation. "The devil's in the details in a lot of these things," says Andrew Shao of the Council for Responsible Nutrition, a trade association in Washington, D.C., representing supplement manufacturers. "If you were to take all the marketing at face value, you might think that the ideal situation is to have no oxidation whatsoever. That is not what you want. It's part of normal biochemistry, part of the immune system."

"Most [antioxidants] don't work alone," he adds. "They're not drugs."

Like Cook, Shao recommends a diet high in antioxidants and a healthy lifestyle that includes regular exercise. "That may run counter to what you see in some marketing," he says, although he refused to say which ads he meant.

Marketing also makes it difficult for consumers to know what they are getting. "Is the product on the shelf the same one that was studied in clinical trials?" Shao asks. For foods, the Food and Drug Administration (FDA) and the Federal Trade Commission monitor claims made on the label or in advertising, but "it very much depends on the strength and specificity of the language in the claim," he says. A product that claims "antioxidant support" will raise less ire than one that claims to lower the risk of a particular disease.

In any case, the research is clear: Large, carefully controlled studies and trials have consistently found no benefit to antioxidant supplements, says Alice Lichtenstein of Tufts University.* "You have to take the totality of the data, and that's what we normally do [in science]," she says. "Why are they popular? I don't know. Maybe because it sounds like the easy answer."
Prof. Dr. Süleyman Demir
sdemir

Administrators
tr
Online status

162 posts
http://suleymandemir.pau.edu.tr

#forums.php?m=posts&id=22   2008-11-10 20:20          
Beslenme Gereksinimleri ve Beslenmenin Patofizyolojisi
Mustafa ÞAHİN, Hikmet AKGÜL
T Klin Tıp Bilimleri 1995, 75

"Vücudun aynı durumunu sürdürebilmesi için enerjiye ihtiyacı vardır. Total enerji tüketimi; bazal metabolik işlemler, fiziksel aktivite, proteinlerin spesifik dinamik aktivitesi ile tüketilen enerji ve yaralanma, sepsis ve yanıklarda gereken fazladan enerji tüketiminin toplamıdır. Normalde fiziksel aktivite ile tüketilen enerji total enerjinin %10-50'sidir, ancak hastaneye yatanlarda bu
oran %10-20'ye düşer. Bazal ihtiyaçların üstünde artış; elektif o perasyonlarda %10, travmada % 10-30, sepsiste %50-80 ve yanıklarda %100-200'dür.
Kalori gereksiniminin yağ ve karbohidratlarla karşılanması konusunda genel bir konsensüs mevcuttur. Proteinler parenteral beslenme rejiminin %20'sini oluşturmasına rağmen enerji gereksiniminin sadece %2'si direkt protein metabolizmasıyla karşılanır. Alınan proteinler yeni protein sentezinde kullanılmaktadırlar.
Karbohidratların ve yağların tek başına enerji kaynağı olarak kullanılmaları; hepatik steatoz, kolestaz, hiperglisemi ve hipertrigliseridemi gibi sorunlara yolaçmaktadır. Bu nedenle TPB formülleri hem yağları hem de karbohidratları içermelidir. Önerilen karbohidrat/yağ oranları 70/30-60/40 şeklindedir."
Prof. Dr. Süleyman Demir
sdemir

Administrators
tr
Online status

162 posts
http://suleymandemir.pau.edu.tr

#forums.php?m=posts&id=23   2008-12-04 11:16          
Gebelikte Beslenme, Kilo Alımı ve Egzersiz
Aluş Api, Orhan Ünal, Cihat Þen
Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, İSTANBUL
Perinatoloji Dergisi 2005; 13(2): 71 - 79

"Gebelikte Enerji Dengesi ve Kilo Alımı

Gebelikte sağlıklı beslenmenin önemi, maternal kilo alımı ile yenidoğanın kilosu arasındaki gösterilmiş pozitif doğrusal ilişki ve gebelik öncesi vücut kitle indeksinin (VKİ), gebelik süresince alınan kilodan bağımsız olarak, yenidoğanın kilosu üzerindeki etkisinden ileri gelmektedir. Gebeliğe düşük kilolu olarak başlayan ve düşük kilo alımı olan annelerin düşük doğum tartılı (<2500 g) bebek doğurma olasılığı artmakta, ayrıca gebelik öncesi kilolu olan kadınların makrozomik bebek doğurma olasılığı artmaktadır. Yani, gebelikteki total kalori alımı doğum kilosu üzerinde bilinen en önemli beslenme faktörüdür. Gebelikte, gebelik öncesi dönemin ihtiyacınının üzerine ekstra 300 kkal/gün (toplam 80,000 kkal) kadar enerji alımı gerektirmektedir ki bu da ortalama termde 10-12 kg.lık bir maternal ağırlık artışına denk gelir.7 Ancak, King ve ark tarafından yazılan bir makalede, gebelik süresince duyulan enerji gereksiniminin 0 ila 120,000 kkal arasında değişebilecek kadar değişkenlik gösterebileceği ortaya konulmuştur.8 Genel olarak zayıf veya yetersiz beslenen gebelerin daha çok enerji alımına ihtiyacı olsa da, gerçek enerji gereksinimlerini kestirmek çok kolay gözükmemektedir. Bu nedenle, pratikte en geçerli olan yol, gebelikteki ağırlık artışının enerji alımının bir barometresi olarak kullanılması olmalıdır. Kilo alımının yeterli olması enerji alımının iyi olduğu sonucu doğururken; az veya çok olması ise kişisel beslenmenin değerlendirilmesini ve beraberinde uygun düzeltmelerin yapılması gereğini gündeme getirmelidir.
Institute of Medicine (IOM) tarafından 1990 yılında önerilen uygun kilo artışları ve kilo alım hızları Tablo 1'de gösterilmektedir.
Abrams ve ark tarafından 2000 yılında yapılan bir derlemede, IOM tarafından önerilen sınırlar arasında kilo alan kadınların maternal ve fetal sonuçlar ( düşük doğum tartısı, makrozomi, spontan preterm doğum oranları, sezaryen doğum, maternal postpartum obezite) açısından en sağlıklı gebelik sonuçlarına sahip olduları görülmüştür.10 Ancak, kadınların yalnızca % 30-40'ının önerilen aralıkta kilo alabildiği belirtilmiştir.
Yine Abrams tarafından yapılan çalışmada, 2. trimesterdeki kilo alımının 1. ve 3. trimestere göre fetal büyüme ile daha yakından ilişkili olduğu ve 3. trimesterde düşük kilo alımının spontan preterm doğum ile ilgili olabileceği belirtilmiştir. Enerji gereksinimi 10-30. haftalar arasında en fazla olmakla beraber; bu dönemde depolanan maternal yağ deposu 3.trimesterde fetal büyüme ve laktasyonun sağlanması için kullanılmaktadır.11
Gebelikte düşük ağırlık artışı, obez kadınlar için ayda 0.5 kg'dan az ve obez olmayan kadınlar için ise ayda 1 kg'ın altında olan değerler olarak kabul edilmektedir. Ayda 3 kg'ı geçen artışlar ise aşırı olarak kabul edilmektedir.
Tüm bu bilgilere rağmen, gebelikteki ağırlık artışını yorumlamak oldukça zor bir iştir çünkü iyi gebelik sonuçlarına ulaşmış çoğu gebenin ağırlık artışları IOM tarafından önerilen sınırların dışında kalmaktadır (12). Tek başına maternal ağırlık artışı, olumsuz gebelik sonuçları için tanı koydurucu özgül bir araç olarak görülmemelidir. IOM tarafından önerilen, her anne adayı için ilk prenatal vizitte uygun bir kilo artış hedefinin belirlenmesi ve anne adaylarına beslenme ile fiziksel aktvite hakkında bilgi verilmesinin sağlanmasıdır. Ağırlık artışı hedeflenenin dışında kalan gebeler, diyetleri ve fiziksel aktiviteleri konusunda incelenmeli ve hatta mümkünse bu inceleme bir beslenme uzmanı tarafından yapılarak gerekli iyileştirmeler sağlanmalıdır. Yapılacak iyileştirme hem sağlıklı bir gebelik sürecine katkıda bulunacak hem de postpartum obezitenin önlenmesini sağlayacaktır."
Prof. Dr. Süleyman Demir

Bu mesaj sdemir tarafından değiştirildi (2009-05-05 07:56, önce)
sdemir

Administrators
tr
Online status

162 posts
http://suleymandemir.pau.edu.tr

#forums.php?m=posts&id=160   2009-05-05 07:55          
Kırmızı Eti Neden Yasaklıyoruz, Kanserojen mi?

Prof.Dr. M.Canan Efendigil Karatay

Medimagazin 04-05-2009 Sayı : 430

"kuzuların ve 3 yaşlarında genç hayvanların kasları içinde faydalı bir yağ asidi olan ‘oleic acid’ bulunmaktadır. Oleic asid zeytinyağında bulunan, tekli doymamış (mono-unsature) faydalı bir yağ asididir. Oysa, Stilbestrol gibi büyüme hormonu ile büyütülüp aşırı şekilde geliştirilen yaşlı ve iri sığırların adaleleri içinde zararlı bir yağ asidi olan ‘Stearic acid’ oluşmakta ve depo edilmektedir. LDL denilen, kötü kolesterolün yapımını ‘stearic acid’ artırmakta, buna karşın ‘oleic asid’ LDL’yi düşürerek, faydalı olan HDL kolesterolü artırmaktadır. O halde büyüme hormonu ve sun’i besin verilmemiş olan kuzu ya da koyun eti yememizin bilinenin aksine faydası vardır ve bir sakıncası yoktur. Sağlıklı beslenme açısından bakıldığında da, kırmızı et proteinlerinin, en doğal protein kaynağı olduğunu görmekteyiz. İnsan vücudunun birçok açıdan da hayvansal proteine ihtiyacı vardır. Biliyoruz ki protein (aminoasitler), dokuların gelişmesi, yıkılan dokuların yeniden yapımı, onarımı ve özellikle sinir dokuları ve beyinde nöroileti uyarılarının yapımı için gerekli olan güçlü temel gıda maddeleridir."
Prof. Dr. Süleyman Demir