Submitted by: sdemir   Date: 2013-03-27 14:40
Akciğer ve Akciğer Dışı Tüberküloz Tanısında Moleküler Yöntemlerin Kullanımı
Mustafa ÖZYURT


Tüberküloz, hayatı tehdit eden bir enfeksiyon hastalığı olup, tüm dünyada önde gelen ölüm sebeplerinden biridir. Multisistemik bir hastalık olan tüberkülozda akciğer ve plevra tutulumu olguların çoğunda mevcuttur. Özellikle ilaca dirençli olguların tespitinde mevcut tanısal yöntemlerin istenilen duyarlılığı sağlayamaması, tüberkülozun küresel kontrolünü sınırlandırmıştır. Tanıda altın standart, kültür ve klinik tanı birlikteliğidir. Tanıya yönelik konvansiyonel yöntemlerin kolay uygulanabilir olmaması, 2-8 haftalık zamana ihtiyaç göstermesi ve tür düzeyinde tanımlamada yetersiz kalması, rutin kullanımda sorunların çözümüne yönelik arayışları yeniden gündeme getirmiştir. “Centers for Disease Control and Prevention (CDC)” tarafından tanısal mikobakteriyolojide, Mycobacterium tuberculosis’in hızlı tanısı için standardize edilmiş, özgüllük ve duyarlılığı yüksek, güvenilir ve hızlı yöntemlerin kullanımı önerilmiştir. Özellikle, CDC kılavuzlarında yer alan tanısal stratejilerin uygulandığı ve Amerikan Toraks Cemiyetinin sınıf 2 ve 3 standartlarını yakalayan, yayma pozitif örnek sayısı ≥ 500/yıl olan referans merkezlerinde veya sağlık kurumu laboratuvarlarında, nükleik asit amplifikasyon (NAA) esaslı testlerin, hızlı tanıyı desteklemek üzere kullanımı, mantıklı ve maliyet-etkin bir yaklaşım olarak kabul edilmektedir. Küresel tüberküloz yönetim stratejilerinde bu testlerin kullanımına yönelik ayrıca maliyet-etkinlik analizlerinin geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Yapılan meta-analizlerin neredeyse tamamında ortaya çıkan veriler, laboratuvar koşullarında tasarlanan polimeraz zincir reaksiyonuna (in-house PCR) ait sonuçların özgüllük ve duyarlılıklarının çok değişkenlik gösterdiği ve ticari NAA testlerine ait sonuçlarla uyuşmadığı yönündedir. Bu meta-analizlere ait değerlendirmelerde, klinik olarak tüberkülozun her iki formunun laboratuvar tanısı için NAA testlerinin özgüllüklerinin genellikle tahmin edilenden çok daha yüksek, duyarlılıklarının ise özgüllüğün aksine çok daha düşük ve oldukça değişkenlik gösterdiği bildirilmektedir. Sonuç olarak rutin uygulamada, şüpheli klinik örneklerden tüberkülozun hızlı tanısında tek başına NAA testlerine güvenilemeyeceği ve bu testlerin tarama amaçlı olarak kesinlikle kullanılmaması gerektiği, ancak konvansiyonel testlerle birlikte kliniği desteklemede oldukça değerli olabildiği düşünülmektedir. Bu derleme yazıda, akciğer ve akciğer dışı tüberküloz tanısında moleküler yöntemlerin değeriyle ilgili güncel bilgiler tartışılmaktadır.

Comments: (0)

Henüz yorum yapılmamış